D vitamininin bağışıklık sistemindeki rolü
D vitamininin bağışıklık sistemindeki rolü
D vitamini bağışıklık sistemini güçlendirir mi?
Çok sayıda bilimsel kanıt, D vitamininin bağışıklık sistemini etkilediğini ve sistemik sağlığı desteklemeye yardımcı olduğunu göstermektedir. D vitamini bir bağışıklık güçlendirici görevi görür ve D vitamini eksikliği bağışıklık bozuklukları ve artan enfeksiyon riski ile ilişkilidir. D vitamini sadece bir besin değildir; Vücudun hemen hemen her hücresinde ve dokusunda reseptörleri bulunan bir hormondur. Araştırmalar, D vitamini düzeylerini Alzheimer hastalığı, kanser, MS, osteoporoz, diyabet, depresyon ve COVID-19 dahil olmak üzere 53’ten fazla farklı hastalık durumuyla ilişkilendirdi. İnsan genomunun yaklaşık %3’ünün D vitamini içeren endokrin sistem tarafından düzenlendiği ve insan vücudundaki 1000’den fazla genin etkilendiği tahmin edilmektedir.
Grip de dahil olmak üzere birçok hastalık mevsimsel kış ortaya çıkar. Bazı araştırmacılar, bu mevsimselliğin kış aylarında güneş ışığına maruz kalmanın azalmasından kaynaklandığını öne sürüyorlar.Kuzey iklimlerde, Kasım ve Mart ayları arasında güneş ışığına maruz kalmaktan D vitamini üretilemez. Bu aylarda güneşin açısı, UV ışığının büyük bir kısmının atmosferden geçmesini ve dolayısıyla D vitamini üretimini uyarmak için cildimize ulaşmasını engeller. Sonuç olarak, D vitamini seviyeleri kış aylarında önemli ölçüde düşer.
D vitamini bağışıklık sistemini nasıl güçlendirir?
D vitamini, çeşitli mekanizmalar yoluyla bağışıklıkta yer alır ve vücuttaki hem doğuştan gelen hem de adaptif bağışıklık tepkisinin düzenlenmesinde rol oynar. D vitamini, vücuttaki doğuştan gelen bağışıklık hücreleri üzerindeki D vitamini reseptörleri ile etkileşime girerek bağışıklık sağlığını etkiler. Doğal bağışıklık, vücudun yabancı patojenlere karşı spesifik olmayan ilk savunma hattıdır.
D vitamini, bağışıklık oluşturur ve antiviral tepkileri tetikleyen bağışıklık hücrelerinin aktivitesini düzenleyerek enfeksiyonla savaşmaya yardımcı olur. D vitamini, nötrofiller, makrofajlar ve doğal öldürücü hücreler gibi bağışıklık hücrelerinde bulunan reseptörlere bağlanır. D vitamini, bu hücreleri, vücudu yabancı patojenlere karşı koruyan antiviral özelliklere sahip peptitler üretmeye teşvik eder. Katelisidinler ve defensinler, immünomodülatör ve antimikrobiyal yeteneklere sahip olan ve doğuştan gelen bağışıklık sisteminin bir parçası olarak antiviral ajanlar olarak işlev gören peptitlerdir. Çok sayıda çalışma, D vitamini metabolitlerinin, katelisidin ve defensin insan formunun üretimini arttırmada rol oynadığını ve böylece doğuştan gelen bağışıklık tepkisini arttırdığını göstermiştir. Araştırmalar, D vitamininin vücudun enfeksiyonlarla savaşmasına yardımcı olmak için bu hücreleri aktive etmede rol oynadığını göstermiştir.
D vitamini, hem doğuştan gelen hem de adaptif bağışıklık tepkisi ile ilişkili iltihabı baskılayarak bir bağışıklık sistemi modülatörü görevi görür. Yabancı patojenlere yanıt olarak, bağışıklık sistemi, virüsle savaşmaya yardımcı olmak için bir bağışıklık tepkisini tetikleyen sitokinler adı verilen küçük proteinler salgılar. Bazen enfeksiyona verilen bu tepki aşırı hızlanır ve aşırı miktarda sitokin salınır. Bu sitokin fırtınası olarak bilinir ve aşırı iltihaplanmaya neden olabilir. Bu iltihaplanma vücuttaki organlara zarar vererek efüzyon, akciğer hasarı, akut solunum sıkıntısı sendromu, yaygın damar içi pıhtılaşma, böbrek yetmezliği ve nihayetinde ölümle sonuçlanabilir.
D vitamininin bağışıklık sistemi faydaları
Birkaç çalışma, D vitamininin solunum yolu enfeksiyonlarına karşı bağışıklıktaki rolüne baktı. 25 randomize kontrollü çalışmanın sistematik bir incelemesi, D vitamini takviyesinin akut solunum yolu enfeksiyonu riskini önemli ölçüde azalttığı sonucuna varmıştır. D vitamininin solunum fonksiyonu üzerindeki etkisini inceleyen başka bir çalışma, D vitamininin kan seviyesindeki her 10 nM/L artışın solunum yolu enfeksiyonu riskini %7 oranında azalttığını buldu.
Araştırmalar ayrıca D vitamininin grip ve soğuk algınlığına karşı bağışıklık oluşturduğunu bulmuştur. D vitamini eksikliği, soğuk algınlığı ve grip mevsiminin zirve yaptığı kış aylarında daha sık görülür. Klinik araştırmalar, D vitamini düzeyini artırmanın influenza insidansını azalttığını göstermiştir.
Araştırmalar, düşük D vitamini düzeylerinin multipl skleroz, romatoid artrit, diyabet ve inflamatuar bağırsak hastalığı dahil olmak üzere otoimmün hastalık riskini artırdığını göstermektedir. Bu rahatsızlıklara sahip kişilerde genellikle düşük D vitamini seviyeleri vardır ve çalışmalar, D vitamini eksikliğinin bu durumların hem gelişimine hem de şiddetine katkıda bulunabileceğini göstermiştir.
Erken korelasyon araştırması, D vitamini seviyesi ile koronavirüs sonuçlarının riski ve ciddiyeti arasında güçlü bir bağlantı olduğunu öne sürüyor. Bir çalışmada, araştırmacılar, 40 yaşın üzerindeki hastaların, en az 30 ng/ml olarak tanımladıkları yeterli D vitamini seviyesine sahip olmaları durumunda COVID-19’dan ölme olasılığının %51,5 daha az olduğunu bulmuşlardır. COVID-19 teşhisi konan 185 hasta üzerinde yapılan bir başka çalışmada, D vitamini eksikliği olan hastaların hastaneye yatış oranının daha yüksek olduğu ve daha yoğun oksijen tedavisi ve invaziv mekanik ventilasyon gerektirdiği bulundu. Bu hastalarda D vitamini eksikliği, 6 kat daha yüksek şiddetli hastalık riski ve 15 kat daha yüksek ölüm riski ile ilişkilendirildi.
D vitamini ve bağışıklık sistemi
Bağışıklık sisteminin işlevini geliştirmek için gereken tam D vitamini dozunu belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Tıp Enstitüsü (IOM), D vitamini için diyet ödeneğinin günde 600 uluslararası birim (IU) olmasını önerir. Bu öneri, bağışıklık sistemini desteklemek için gerekenlere değil, raşitizm ve osteoporozu önlemek için neye ihtiyaç duyulduğuna dayanmaktadır. Birçok D vitamini araştırmacısı bu tavsiyeye katılmamakta ve IOM tarafından önerilen ödeneğin eksikliği önlemek veya kemik sağlığını desteklemek için yeterli olmadığını söylemektedir. Genel olarak, kan değerleriniz izlendiği sürece günde 4.000 IU veya daha azı güvenli kabul edilir. Aşırı dozda oral D vitamininden kaçınmak önemlidir. D vitamini alımı çok yüksekse, kanda yüksek kalsiyum seviyelerine ve potansiyel olarak tehlikeli sonuçlara neden olabilir.
Işıktan D vitamini almak, vücudunuzun D vitamini üretimini kendi kendine düzenlemesini ve aşırı doz veya toksisite riski olmadan sağlıklı kalmak için ihtiyaç duyduğu şeyi elde etmesini sağlar. Oral takviyelerin aksine, cildinizin ürettiği D3 vitaminini aşırı dozda alamazsınız. Yeterli D vitamininiz varsa, vücudunuz daha az üretecektir.